"Anadolu medyası varsa milletin sesi vardır. Anadolu medyasının sesi gür çıktığı sürece demokrasimiz de serpilecek, sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam edecektir."

"Siyasi hayatında defalarca medyanın gadrine uğramış, vesayetçi ve tek sesi medya düzeninin sıkıntılarını iliklerine kadar hissetmiş kardeşiniz olarak dillendiriyorum. Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. 28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Manşetler sayesinde doğrudan hükümete ayar verildiği, imam hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz. Türkiye bugün 2002 öncesine göre, çok daha serbest bir medya ekosistemine sahiptir."

"Darbe bültenini aratmayan manşetler inşallah bir daha geri gelmemek üzere geride kalmış mazide kalmıştır."

"Bu özgürlük ortamı çoğu zaman sorumsuzluk seviyesine kadar gitmektedir. Ülkemizdeki basın mensupları batıdaki meslektaşlarına göre daha rahat kalem oynatmaktadır. MİT tırlarının durdurulmasından, 17-25 Aralık darbe girişimine, bunu pek çok kez yaşadık. Devlet ve millet düşmanlığı, gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. Bugün güya basın özgürlüğü üzerinden bizi eleştirenlerle, o gün FETÖ'ye kol kanat gerenler aynı kişilerdir."

"Özellikle 'sokak röportajı' adı altında sokaklarda adeta terör estirilmektedir. Eline bir mikrofon bir de kamera alanın kendini gazeteci olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu şahıslar sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Eline mikrofon ve kamera alan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir. Milleti provoke eden insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz. Olsa da ona gazeteci denmez."

"Özellikle yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya, ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz"(Politika Servisi)